Kahve tutkunu olan Erhan´ın aylar önce bahsettiği ve benim de ‘şu gün giderim, bu gün giderim’ diyerek sürekli ertelediğim turumu en sonunda tamamlamış bulunmaktayım 🙂 Gezi sırasında almış olduğum zevkten sizlerin de azıcık tatmanız için yazmadan
geçemeyeceğim…Eminönü´ndeki ilk durağım, Legacy Ottoman Oteli´nin yanında açılan Brew Coffee Works. Ancak şunu söylemeliyim, internetteki adres ile kendi kafamda canlandırmış olduğum cadde üzerinde aradım café´yi, elbette bulamadım 🙂 ama Hayyam pasajı´nın arkasında yeralan ara sokaklarda Rumeli Köftecisi, Kurufasulyeci ve lezzetli görünen esnaf lokantalarının olduğunu farkettim, Eminönü´nün bu gizli yüzünü de bir başka sefere keşif için saklıyorum 🙂 Ancak şimdi size vereceğim tarif ile cafe´yi bulmanız çok kolay, Mısır Çarşısı´nı sağınıza alın ve Doğubank İşhanı´na doğru yürüyün, café´yi solunuzda göreceksiniz. Güney Afrikalı bir kahve firmasının açtığı mekan, oldukça güzel. Yüksek tavanları,
mermer zemini, duvarları süsleyen Osman Hamdi Bey ile Mimar Kemaleddin´e ait
büyük siyah/beyaz portre tabloları, bordo koltukları, mavi sandalyeleri, ahşabın nostaljik uyumu, tavandan zemine kadar inen ‘sanki Emek sineması´ndaymışsınız’ hissi veren bordo perdesi, çinileri, kristal avizeleri, kırmızı pantolon askılı ve fötr şapkalarıyla servis yapan garsonları ile tavandaki şapka biçimli aydınlatmaları… Dekorasyonu hiçbirşekilde geleneksek tarz, çağdaş stil, retro tarz ya da rustik tarz diye nitelendiremiyorum, ancak içeri girdiğinizde benim gibi hissetmeniz ve düşünmeniz mümkün… Eminönü´nde böyle bir mekanın olmasına karşı yaşayacağınız şaşkınlık ile beraber ‘Avrupa´daki hoş cafelere hayran olan birisi olarak aslında yaşadığım kentte böyle güzel bir café´nin açılmış olmasının verdiği mutlulukla en sevdiğim şekilde ‘cam su bardağında’ sunulan latte´mi yudumladım. Mekanda birkaç fotoğraf çektikten sonra, günün 2. durağına ilerlemek üzere yola çıktım. Ve istikamet doğruuuu ‘Salt Galata’. İstanbul´da yaşayan bir birey olarak
bu mekanı da daha yeni öğreniyor oluşuma çok üzüldüğümü itiraf etmeliyim. Karaköy´deki tarihi Osmanlı Bankası binası´nda açılan Salt Galata, 21 Kasım 2011´den beri hizmet vermekteymiş ve ben daha yeni keşfedebiliyorum. İçeride neler mi var? Modern dizayn edilmiş, sessizce koltuğunda oturup kitabını ya da dergini okuyabileceğin, sanat, mimarlık, tasarım, şehircilik, sosyal ve ekonomik tarih konularına
odaklı kapsamlı bir yayın koleksiyonundan oluşan kütüphanesi, İstanbul Doors grubu´nun işlettiği Ca’D’oro isimli kafesi ile Haliç manzarasına sahip asma kattaki restoranı, Osmanlı Bankası müzesi, zaman zaman yaptıkları etkinlikler ile atölyeleri… Kısacası bir gününüzü dolu dolu geçirebileceğiniz bir mekan. http://www.saltonline.org/tr/anasayfa websitesi´nden buradaki etkinlikleri ve sergileri takip ederek planınızı yapabilirsiniz eğer siz de burayı benim gibi daha yeni keşfedenlerdenseniz.. Bu zamana kadar gitmemek kayıp olmuş, siz de üşenmeyin, mutlaka gidip ziyaret edin derim 🙂
Şimdiden keyifli bir gezi diliyorum…:)