amsterdamAllahın hakkı üçtür diyerek yapmış olduğum Amsterdam üçlemesi, nedense sürekli devamsızlık yapan öğrencilerle ders geçmek için gerekli olan notu alamayanların sınıf tekrarlayarak çift dikiş yapmalarını anımsattı bana…. Özümsemek için üstüne bir dikiş daha ekleyerek sınavını geçmiş olduğum Amsterdam hakkında artık ‘hakkıyla’ bir yazı yazabilirim sanırım…

Tabi farklı dönemlerde yapılan keşiflerin hemen ardından yazılmayan yazıların zorlukları da yok değil elbette… Hem gezdiğin yerleri hatırla, hem sende bıraktığı hisleri animsa, hem eskiden çekilmiş fotoğrafları bul vs vs… Özellikle fotoğraf kısmı biraz nostalji olacak, şöyle ki: Amsterdam´a ilk gidişimin yıllar önceye, teeeee dijital fotoğraf makinelerinin olmadığı ve pozitif film çektiğim dönemlere denk gelmesi sebebiyle teker teker kestiğim, fotoğraflarımı dia saklama poşetlerine ya da magazinlere itina ile yerleştirdiğim anlar aklıma geldi de… Ne günlerdi….:) Acaba Amsterdam dialarım hangi magazinde idi? Yer kaplamaması için annemlerin yazlık evine kapatılan fotoğrafları eğer bir gün ortaya çıkarabilirsem sizlerle paylaşırım elbette…Bu fotoğraflar allah bilir nerede derken, ikinci gidişimde de ana amacımın sağlıklı ot çeşitleri ile farklı mantar lezzetlerini tatmak üzerine bir nevi gurme gezisine dönüşmesi sebebiyle fotoğraf açısından güme giden Amsterdam maceramın sonuncusunda da fotoğraf olayı yağmurun gafletine yenik düştü ne yazık ki… Yani özetle, ilk tarihi fotoğraflarıma erişene kadar az görselli bir yazı olacak…. Ya da acaba dördüncü dikiş mi atsam :):)

Neyse şimdi gelelim biraz Amsterdam´a…Şehre ismini veren Amstel nehrinin kıyısında bir balıkçı kasabası olarak kurulan Amsterdam´da neler yapabilirsiniz?

Kanallar arasında yürüyüş ve kanal üzerinde bot gezisi, dış ortamlarda gezmeyi müzeye tercih edenlerdenseniz yapılacaklar arasında ilk sırada bana göre…Yürüyüş yaparken başınızı kaldırıp evlerin tepelerine bakmayı da ihmal etmeyin. Ancak 3. gidişimde dikkatimi toplamayı başaran taş çıkıntıları ve onlara tutturulmuş çengellerin ne olduğunu siz de merak ediyorsanız, dar evlere merdivenlerden eşya taşımak pek mümkün olmadığı için bu çengellerin yardımıyla eşyaları yukarı taşıyorlarmış eski zamanlardan beri. Ancak binaların giriş katlarında yer alan cafelerin çatılarına çarpmadan nasıl taşıyabildiklerini tam olarak çözemesek de yolumuza bisikletliler tarafından ezilmeden devam ediyoruz. 13. yüzyılda inşa edilen Dam meydanı çevresinde bulunan pek çok restoranı, caféyi, alışveriş merkezlerini, Royal Palace ve Madame Tussaud´s Müzesi´ni gezebilirsiniz.van gogh  14. yüzyılda şehre varan denizciler için kurulan Red Light District, çok yorum yapmadan ‘oldukça renkli’ diyerek tanımlamaya çalışacağım 🙂 Amsterdam´ın en önemli meydanlarından bir diğeri ise, ismini 1639 – 1656 yılları arasında bölgeye yakın bir evi olan ünlü ressam Rembrandt van Rijn’den alan Rembrandt meydanı. Müze gezmeyi sevenlerdenseniz, bu konuda hiç açlık hissetmezsiniz sanrım, Van Gogh´un eserlerini görebileceğiniz Van Gogh müzesinden, II. Dünya Savaşı’nda Anne Frank ve ailesinin iki yıl boyunca saklandığı Anne Frank´ın evine, fabrikadan müzeye dönüştürülen Heineken Experience´dan İşkence müzesine, Asmterdam´ın ulusal müzesi Rijksmuseum´dan liman bölgesinde yer alan modern bir gemi görünümünde inşa edilmiş Nemo adında Bilim Müzesi´ne kadar pek çok sayıda müze mevcut.

Her tarafı sarmış kokularıyla coffee shop´larda minik dinlenme molaları verebilirsiniz, acıktığınızda Hollanda´nın leziz peynir çeşitlerinden tadabilir ya da heryerde görebileceğiniz minik büfelerden doyasıya patates kızartması yiyebilirsiniz. Bu arada şehre Starbucks´ın geldiğini söylemeden geçemeyeceğim… Amsterdam, Starbucks´a yenik düşmüş anlayacağınız 🙂

TSJ_Lion_Noir_Restaurant_Amsterdam_13Sizin için bir akşam programı yapmaya ne dersiniz?  Önce ilginç dekorasyona sahip Lion Noir´de (http://www.lionnoir.nl/) snack ve kokteyl aldıktan sonra, güzel bir yemek yiyececeğiniz Centra Restaurant´a (http://www.restaurantcentra.nl/) gidip tapas ile hem gözünüzü hem karnınızı doyurabilir, ardından da biraz kumar oynasam eğlensem derseniz de Holland Casino´ya (https://www.hollandcasino.nl/nl/vestigingen/Amsterdam)  gidip kafa dağıtabilirsiniz, kim bilir belki de kazanırsınız 🙂madurodam2

Amsterdam´a gelmişken yapmadan ayrılmayın diyeceklerim ise, dümdüz yollarda bisiklet sürmenin keyfini yaşayın ama dikkati her zaman yanınızda bulundurmayı unutmayın 🙂 Bir de Amsterdam´a yakın tren ile ulaşımını sağlayabileceğiniz minyatür şehir parkı Madurodam´a (www.madurodam.nl) gitmek için de bir gününüzü mutlaka ayırın.

Amstersam yolcuları varsa aranızda, şimdiden bol eğlenceli bir tatil diliyorum. Yazım vesilesiyle de bizleri evlerinde ağırlayan Manolya ile Zafer´e de teşekkürlerimi sunuyorum 🙂

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s