Kendi blogumda, kendi mekanımızın tanıtımını yapmak her ne kadar tuhaf gelse de hem yeni açtığımız çiçeği burnunda cafemizden bahsetmek hem de tükkanımızın:) ana ürünü olan kahvenin karanlık yüzüne de ucundan da olsa değinmek istiyorum bu yazımda affınıza sığınarak…
Pek çok kişinin hayalinde, sohbetlerinde mutlaka vardır, cafe açmak, butik bir otel işletmek ya da sessiz bir sahil kasabasına yerleşip kendi mahsulünü üretip satmak… Hayaller ve hayal kurmak çok güzel tabi, ama işin içine girince bazılarımız için neden bu hayallerin hayal olarak kalabildiğini daha iyi idrak edebiliyorum şimdi… Bizim açımızdan da tahmin edeceğiniz üzere süreç aslında zorlu oldu, ama yanınızda sevdiğiniz, güvendiğiniz, her zorluğun altından beraber kalkabileceğinize inandığınız bir eşiniz ve sizi herşeye rağmen destekleyen bir aileniz varsa, korkmayın deneyin derim…
Süreçte sizi neler mi bekliyor? Öncelikle boş dükkan bulmak, özellikle kentsel dönüşümün gündemde olduğu İstanbul´umuzda yıkılmayacak bir bina yakalamak hiç de kolay değilmiş. Bu biirrrrrrr. Hadi dükkan buldun, belediye, vergi dairesi, ruhsat, ilan reklam, firma kuruluş derken, oradan oraya koşturmacalar, kesin cabası. Bu ikiiii…Dükkanınıza alacağınız demirbaşların, makine ve teçhizatın araştırılması, hem uygun hem zevkli servis ekipmanlarının bulunması için İstanbul´un dört bir köşesine yapılan ziyaretler, bu sürecin sadece bir parçası. Eğer siz de bizim gibi şanslıysanız ve işin piri bir kuzeniniz var ise keyifli kısımları da var işte o zaman 🙂 Dükkanın tasarımından projenin sonlanmasına kadar en azından her bir detay için firmaların ve ustaların peşinden koşturmak zorunda kalmayacaksınız. Özellikle bu noktada baştan sona yardımını bizden esirgemeyen Standart-Tim ile projemizin çiziminden tamamlanmasına sürecin her aşamasına imzasını atan değerli Çağatay Sevinç´e sonsuz teşekkürlerimi de sunmak isterim 🙂
Ve pek çok kişinin desteği ile karşınızda, ilk gözağrımız Tabure… İsmimizi tahmin edeceğiniz üzere, buraya geldiğinizde sizi karşılayacak olan bisiklet pedallı taburelerimizden esinlenerek belirledik.
İçinde bulunduğumuz ortam ne kadar huzurlu olursa biz de o kadar huzurlu oluruz düşüncesiyle dizayn edilen mekanımızı, ressam Tahir Erdal´ın çizdiği resimler daha da renklendirdi. Dışı güzel içi boş olmasın diyerek biz de kendimizi elimizden geldiğince kahve konusunda doldurmayı görev bildik. Önce, Şerif Başaran´dan Barista eğitimimizi aldık, misafirlerimize lezzetli içecekler sunduğumuzdan emin oluncaya kadar kendimizi kobay olarak kullandık :):) Şimdi burada neler mi yapıyoruz? Cortado,
cappucino, flat white, latte, americano, ristretto gibi tüm espresso bazlı içeceklerimiz, son zamanlarda çok gündemde olan ve 3. Nesil kahvecilerin olmazsa olmazı farklı demleme yöntemleri ile hazırlanan kahve çeşitlerimiz, kendi karışımlarımızı deneyerek ortaya çıkardığımız smoothielerimiz, gece 22:00´de dükkanı
kapatıp, eve gittiğimizde uyumadan önce sevgimizi katarak hazırladığımız Tabumisu isimli tiramisumuz ve otlu peynirli kekimiz ile cheesecake çeşitlerimizi bulabilirsiniz…
Peki nedir bu 3. nesil diyenleriniz olabilir…. Kısaca şöyle:
- nesil, evlere giren hazırlaması kolay, suda çözünen kahveler. Burada ana amaç lezzetden öte sadece uyanmak..
- nesil, espresso bazlı içeceklerin yaygınlaştığı zincir kahvelerin nesli…Burada ise biraz daha lezzet ön planda, kahve hakkında biraz daha bilgi sahibi olunmaya başlanan dönem…
- nesil, artık kahvenin ‘uyandırıcı’ etkisinden öte, lezzetinin, tazeliğinin, ağızda bıraktığı aromanın daha
önemli olduğu, kahve içen bireyin kahve hakkında daha fazla bilgi sahibi olma isteğinin artmaya başladığı dönem.. Taze kavrulmuş ve öğütülmüş çekirdekle hazırlanan espresso bazlı içeceklerin ve farklı demleme yöntemlerinin talep edildiği bir dönem…
Demleme yöntemleri diyip diyip duruyorsun, nedir bu demleme yöntemleri diyenleriniz de olabilir tabi:) Ortaya çıkış tarihlerine göre sıralamak gerekirse:
1830´lu yılların başında ortaya çıkan Sifon (syphon, vacuum) ile kahve demleme yönteminde kahve, alt ve üst cam haznesi kullanılarak buhar ve vakum basıncı ile demleniyor. 1900´lü yılların başında ortaya çıkan damlatarak demleme (dripper, pour over) yönteminde kahve, kağıt, metal veya kumaş filtresi bulunan huni şeklinde ve porselen, plastik veya camdan üretilen demleme ünitesi üzerine sıcak su akıtılarak
alttaki haznede biriktirilerek elde ediliyor. 2000´li yılların başında bulunan Aeropress ile kahve demleme yönteminde ise, kahve tüpteki pistona basılarak filtre edilerek elde ediliyor. Bunların hepsinin ortak özelliği, kahvenin saf haliyle elde edilip fincanda sunuluyor olması.
Şimdilik bu kadar bilgi bombardımanı yeter sanırım, daha fazla boğmayayım sizi:) Umarım okumaktan zevk aldığınız ve burnunuzda taze kahve kokularını duyumsadığınız bir yazı olmuştur… Yolu bu tarafa düşenleri de burada görmek ümidiyle diyerek sizlere güzel bir haftasonu diliyorum…
Tabure Coffee sosyal medya kanallarına ilişkin linklerimizi ve adres bilgilerimizi de aşağıda bulabilirsiniz…
Facebook: https://www.facebook.com/taburecoffee
Instagram: #taburecoffee
Foursquare: Tabure Coffee
Twitter: https://twitter.com/TabureCoffee/
Adres: Recep Peker caddesi Kolej sokak 1/F Kadıköy
Bir gün ziyaretinize geleceğim, merak ediyorum Tabure Cafe’yi. Sevgiler 🙂
beklerim mutlaka 🙂 sevgiler…