Birbirinden güzel bakir koylarıyla Ege´nin yeni gözdesi: Karaburun ve Mordoğan kıyıları

Posted: September 9, 2021 in Gezi
Tags: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

24 Kasım 2020´den beri ilk defa yeniden seyahat yazısı ile karşınızda olduğum için çok ama çok mutluyum. Bir önceki yazımı tekrar okuyunca şükrettim, Covid salgını yüzünden pek çok şeyden mahrum kalan susam tanem için güzel bir gelişme oldu, yeniden anaokuluna başladı, en azından başlatma cesaretini bulduk aşılanınca… Okula gideceğini söylediğimizde bu haberi sevinçle karşılayan kuzunun 2. günde tam ters yönde değişmesi her ne kadar beni korkutsa da bir şekilde yoluna girecek diye ümidediyorum. Bir gün öncesinde diğer arkadaşlarının eşlik ederek söylediği bir şarkıyı, bizimki hiç bilmediği için, o anda nasıl bir duyguya kapıldıysa ağlamakla sonuçlanması ve ertesi gün okul yolunda ‘okula gitmek istemiyorum, ağlamak istemiyorum, okulu bugün pas geçelim, evimi özledim, daha tatilden yeni döndük evimi özledim’ iç çekmeleriyle, okula yaklaştıkça neden okul yolundayız, okula gitmek istemiyorumları takip eden pusetin gitmesini ayağını yere sürterek engelleme çabaları ve salya sümük haykırışların da eklendiği bir sürecin sonunda gözler yaşlı bıraktım okul görevlilerinin eline kuzucuğumu… Amma zormuş bu süreçler… Mutsuz mu ediyorum yoksa alışması için zaman mı vermeliyim yoksa üstelemeden akışına bırakıp eve mi alsaydım hesaplaşmaları arasında yan apartmanın garajında gizli gizli ağlamasını dinledim ve sustuğundan emin olunca yoluma devam ettim aklım okulda kalarak… Umarım en kısa zamanda mutlu mutlu, eğlenerek vakit geçireceği keyifli bir eğitim yılı olsun ve bir an evvel okuluna ve arkadaşlarına adapte olsun diyerek kuzunun evini özlemesine sebep olan tatilimizden bahsedeyim şimdi 😊

Her zamanki gibi tatil planımızı cennet ülkemiz Türkiye´nin güzel yerlerini keşfetmek üzere oluşturduk. Malum pandemi ve dolar kuru sebebi ile de yurtdışı seyahat planlarımızı sandık altı yapmaya devam gibi görünüyor, neyse sayesinde daha önce gitmediğimiz güzellikleri yakalama fırsatı buluyoruz. Son zamanlarda adını çok da duyduğunuz Karaburun ve Mordoğan kıyılarına rotamızı çevirdik biz de bu sefer.

Öncesinde nerede konaklayacağımız ile ilgili araştırma yaparken bulduğum ve önerilerine güvendiğim Naz Kavas´ın tavsiyesi üzerine konaklama yeri olarak Saklı Konak´da karar kıldık. Nasıl olsa her gün farklı bir koy keşfedeceğim, biraz daha dağ havası soluyarak konaklayabileceğim, biraz da konak nostaljisi yaşayabileceğim yer önerisi isterseniz, Saklı Konak bunlara birebir. Çok güleryüzlü Köse ailesinin işlettiği Saklı Konak, aslında 18. yüzyılın sonlarında inşa edilen ve o zamanın ileri gelenlerinden Murat Ağa ve ailesinin yaşadığı bir yermiş. Ölümünden sonra da öğrenci yurdu ve ardından tekel binası olarak hizmet veren bu tarihi yeri, 1985´de Köse ailesi alıp, her bir yerine harika dokunuşlar ekleyerek çok keyifli bir yere dönüştürmüşler. Son 6 yıldır da otel olarak işlettikleri konak, Evdeki Yabancılar isimli uzun metrajlı sinema filminin de çekimine evsahipliği yapmış, bu filmi izlemek şart oldu artık 😊

Saklı Konak haricinde koyları gezerken yakından görme şansımız olduğu için içlerinden önerebileceğim birkaç alternatifi de paylaşayım hemen… Eğer illa deniz kenarı olsun, sabah uyandığım gibi yüzümü yıkamadan kendimi doğru denizin içine atmak istiyorum, iyot kokusunu solumalıyım diyenlerdenseniz de Mordoğan´da bulunan Üzüm İskelesi Butik Otel, Boyabağı Plajı´nda bulunan Maki ve Kuyucak Plajı´nda bulunan Kıyı Butik Pansiyon alternatif yerler olabilir konaklama açısından…

Her nerede konaklarsanız konaklayın, her gün kendinizi farklı bir koyun güzelliğine atabilirsiniz. Yarımada çok enteresan bir yapıya sahip, Foça´yı izleyen kıyısı, Midilli Adası´na bakan kıyısı ve Sakız Adası´na bakan kıyısı olmak üzere boydan boya gerek bakir, hiç tesis olmayan yerlerde sessizliğin tadını çıkarabilirsiniz, gerekse Çeşme ve Bodrum´a oranla daha mütevazi olan tesislerinde gününüzü keyifle geçirebilirsiniz.

Bu gezimizde sadece Foça´yı izleyen kıyılarını keşfetmeye vaktimiz olduğundan, buradaki koylara yer verebileceğim, ama kim bilir belki de bir sonraki yazımda diğer kıyıları hakkında olur, gezmek için al sana bahane 😊

İlk günki İstanbul´dan Karaburun´a yolculuğumuzda bir daha ne zaman fırsatımız olur, en iyisi vakit varken uğrayalım dediğimiz Urla´da – muhtemelen tatilin ilk gününden +5 kg ile başlamış olabiliriz 😊- yaklaşık 2 saat süren ziyaretimizde önce Luna Romano´da çeşit çeşit pizza deneyimleri, ardından Sanat Sokağı´nda boylu boyunca yürüyüş ve Selanik Pastanesi´nde üzerinde dondurma ile servis ettikleri supangle ve bademli kazandibi ile de altın vuruşu yaptıktan sonra yolumuza devam ettik. Varışımız akşamüstünü bulunca Saklı Konak´a en yakın olan Mimoza Koyu ile koy turlarımızı başlatmış olduk. Burada bulunan Ergin Pansiyon´un mutfağı konusunda övgüler duymuştum, pandemi sebebiyle günübirlik girişler için rezervasyon gerektiğinden ve rezervasyonumuz olmadığından hemen kıyıda kamp sandalyelerimizi attık, malum biz tıka basa doluyduk, kuzu nedense bizim yediklerimizi yemeyi tercih etmeyerek sağlıklı sağlıklı elma kırtladı yol boyunca, hiç anasına babasına çekmemiş allahtan abur cubur konusunda 😊, Ergin Pansiyon´dan paket olarak sipariş ettiğimiz köfteyi Ekin beğenerek yedi, yani lezzet testinden geçti diyebilirim, şaka bir yana, bizim fırsatımız olmadı mutfağını deneyimlemek için ama bir sonraki gidişimiz olursa kesinlikle aklımızda… Koyun denizi biraz sazlık, eğer ayaklarınıza yosunların dolaşmasından haz almıyorsanız, biraz üzebilir, ama hem sıcaklık derecesi iyi hem de açıklara yüzmesi keyifli olan bir sahil, çocuklar için de denizden girişi nispeten kolay. Ama genel olarak bu taraflara geldiğinizde deniz ayakkabısı tüm koylar için şart, ah deniz kestanesi battı, vah taş canımı acıttı dememek için…😊

Mimoza´dan sonra 2. günümüzde keşfe gittiğimiz Boyabağı Koyu, gezdiklerimiz arasında en çok beğendiklerimizden biri oldu, park yeri bulmak biraz zor, yolu hem yokuşlu hem de puf puf her adımınızda ayaklarınızı batıracak kadar tozlu, ama eriştiğinizde denizin rengi tüm zorluklara değer 😊 Çocuklar için denizden girişi biraz zor, ama kucağınıza alıp ilk taşlık kısmı atlattığınızda oldukça sığ olan kısım kumluk, dilerseniz top veya frizbi oynayabilir, dilerseniz 4 yaşındaki kuzumuzun yaptığı gibi denizin içinde yürüyüş yapabilirsiniz 😊 Tesis olarak Maki ve Özen Café olmak üzere 2 ayrı mekan mevcut, Maki´yi konaklama için de araştırdığımızdan hakkımızı o yönde kullandık ve gayet de memnun kaldık. Çoğunlukla kadınların işlettiği ve kadının elinin değdiğinin belli olduğu mekanın özel ve leziz hamburgerini yemeden dönmeyin 😊

3. günümüzde sahili daha geniş ve daha uzun olan Manal Koyu´na geçtik, iri taşların olduğu sahilde denize giriş için deniz ayakkabısı yine ideal olur, karşınıza denizi aldığınızda plajın en sağ köşesine giderseniz, o taraf çocuklar için daha uygun, kumlu olması açısından. Sazlıkların olmadığı, denizin pırıl pırıl olduğu çok güzel bir koy, kesinlikle bir günümüzü burada geçirmeye değdi.

4. günümüzde ise tatilimizin son gününde de vakit geçirmeyi yine tercih edeceğimiz favori plajımız olan Ayıbalığı Koyu´nu ziyaret ettik. Hem girişi güzel, hem tertemiz, hem rengi harika, hem yüzmesi çok keyifli bir koy. Tesis olarak Seal Beach ve Alya Beach olmak üzere 2 alternatif var, çocuklu iseniz Alya´nın önünü öneririm. Ama çocuksuz iseniz Seal Beach´in önündeki kayalıkların yapısı özellikle bize Milos Adası´ndaki Sarakiniko´yu andırmasıyla gönlümüzü fethetti aslında, ama biz tabi çocuklu kontenjanından Alya´nın plajını tercih ettik😊

5. günümüzde internet araştırması sırasında bir sayfada tesis olduğunu okuduğum için Eşendere yakınındaki Akbük Koyu´na doğru gidelim dedik ama gittiğimizde oranın yerlisinden, bu araba ile oraya gidemezsiniz bilgisini alınca o hayalimiz suya düştü tabi. Alternatif olarak Eşendere´den günübirlik tekne kiralayarak denizden gidebilirsiniz, ama yanınızda yiyecek ve içecek almak kaydıyla elbette 😊 Bir sonraki gün gitmek için planladığımız koya doğru devam ettik o gün… Kuyucak Plajı, taşlı plaj sevenler, kuma yapış yapış olmayı sevmeyenler için oldukça ideal, denizi tertemiz ve yüzmesi çok keyifli. Belediye´nin şemsiyeleri altında kendiniz de ücret ödemeden takılabilirsiniz ya da Narkissos Beach´in tesisinden faydalanabilirsiniz. Benim için tek olumsuz tarafı, denizde yüzerken kıyının arkasındaki doğayı ve manzarayı izlemeyi seven biri olarak arka planda araba yolunun ve akan trafiğin görünmesi… Bunun haricinde denizinden çok memnun kaldığımız bir koy oldu. Aktivite olarak da kano kiralayarak karşısındaki Büyük Ada´ya gitmek mümkün, aklınızda bulunsun.

6. günümüz için de yine aklımızda olan bir plan vardı ama dalgalı olduğu için pek keyif almadığımız Çakmacık Plajı´na şöyle bir gözattıktan sonra diğer görmek istediğimiz İncirliköy Akvaryum Plajı´na döndük, ama orada da tam plaja inerken birisinin denizanası çarpması yaşadığını söylediğini duyduğumuz gibi doğru arabaya atlayıp, biz yine daha önce keyif aldığımız plaja doğru yol alalım dedik 😊 Tatilimizin son 2 gününü ise en çok beğendiğimiz Ayıbalığı Koyu ile Boyabağı Koyu´nda sonlandırmış olduk.

Karaburun ve Mordoğan´da nerede yenir, ne içilir kısmına dair fazla sayıda çok yer deneyimlemedik, ama hepsinden çok memnun kaldık, işte bazıları:

  • Karaburun İskele´de
    • Zeybek Café´de mantı,
    • İsmet´in Yeri İskele Restoran´da gündüz tanıştığımız İzmirli birinden kopan kefal balığının tam mevsimi, mutlaka denemelisiniz tavsiyesi üzerine balık ve meze,
    • Giritli Meyhane´de rakı eşliğinde meze,
    • Çağlayan Café´de dondurma, özellikle çikolatalı dondurma,
    • Yakamoz Café´de harika çalan müzik eşliğinde bilimum alkollü içecekler, – çocukla giderseniz pusette uyutup bu keyfi yaşamanızı kesinlikle tavsiye ederim 😊
    • Karaburun İskele yoluna yakın Altın Tencere´de mideniz hamur işlerinden yoruldu ise mis gibi bir çorba,
  • Mordoğan´da;
    • Sahil kenarında Askip Pide Kebap´da pide,
    • Pazarlama işini bilen ve çocukların ilgisini hemen yakalamaya yönelik etiketleme yöntemini çok etkili kullanan Roma Dondurmacısı´nda dondurma, – bizimki tabi hemen Batman´i seçti 😊

Yaz sezonunu kapattığımız bu keyifli tatilin ardından güzel anılar kaldı geriye…. Umarım seneye kaldığımız yerden devam edebilir, sağlıkla bu beldenin diğer kıyılarını ve koylarını gezme fırsatı bulur ve yeniden bloguma yazı yazmak için bahanem olur diyerek bir sonraki yazıma kadar kendinize iyi bakın ve hoşçakalın 😊

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s