Gözlerinizi kapayın.

Öyle bir yol hayal edin ki sağınız solunuz göz alabildiğine yeşil.

Hiçbir yapılaşma yok.

Aracınız, siz ve sadece yeşilin her tonu.

Böyle bir yolculuk yapmak sizce mümkün mü?

Kesinlikle mümkün.

Hem de çok uzaklara, Amazon ormanlarına ya da dünyanın en yeşil ülkeleri arasında sıralanan İsviçre, İsveç, Norveç gibi diyarlara uzanmanıza gerek kalmadan.

İstanbul´dan sadece 3 saat uzaklıkta İğneada-Kıyıköy güzergahı inanılmaz güzellikler sunuyor sizlere.

Yeşil, yemyeşil, ağaçların köklerinin uzandığı zemine kadar yeşil, toprak rengini göremeyeceğiniz kadar yeşil.

Gözlerimizi ve ruhumuzu tazelendiren bu güzel yollarda gezerken, 2 yıl önce İsviçre´ye ailecek taşınan arkadaşımızın ilk podcast´ini dinliyoruz bir yandan. İsviçre´yi tarif ederken yeşilinden bahsediyor, ‘İsviçre yeşili’ diye bir kavram var diyor, hakikaten de doğru, yıllar evvel abimin yanında Lozan´da kaldığım ve İsviçre´nin pek çok yerini gezdiğim 3 ay boyunca aklımda kazınan 3 kavram var İsviçre´ye dair: yeşillik, dakiklik ve temizlik.

Bu yolları giderken bir yandan da evet diyorum İsviçre yeşili çok güzel ama memleketimin yeşili ayrı güzel 😊 Bu güzellikleri görebildiğime ve görebildiğimize şükrederken arada küçük reklam gireyim izninizle , yeni yayın hayatına başlayan İyi ki Podcast yayınlarını takibe almanızı tavsiye ederim 😊

Şimdi gelelim rotamızda nereleri gezdik, nereleri gördük…

Haftasonu kaçamağı olarak planladığımız bu geziye güzel bir kahvaltı ile başlamak üzere rotamızı Vize´de bulunan Seyir Kahvaltı´ya çevirdik. Vardığımızda araçtan inişimiz klasik bir mücadele gerektirdi elbette Ekin ile, ‘oğlum bak hava serin montunu giymeden çıkamayız, yok giymem yaz geldi, yok oğlum bak ne kadar serin dışarısı, ama söz vermiştin biz gezginiz uyumlu olacaktın’ vs müzakereleri sonunda montumuzu giyerek inmeyi başardık. Kahvaltı mekanına girince 80 kişilik bir rezervasyonları olması sebebiyle bize servis yapamayacaklarını oldukça kibar ve üzgün söylediler ki, tek söz bile söyleyemedik 😊 Bir sonraki seferimiz olursa bu civarlara önceden rezervasyon yaptırmanın uygun olacağını öğrenmiş olduk bu vesileyle, sizin de aklınızda olsun, mutlaka bir gün önceden arayıp rezervasyonunuzu yapın! Önerileri üzerine EtnoKöy restoranına gitmek üzere tekrar arabanın kontağını çevirdik, ama öncesinde Seyir Kahvaltı´ya çok yakın kale yapısının surlarından günümüze çok az bir bölümünün kaldığı Vize Kalesi ile kilise olarak yapılan sonradan camiye dönüştürülen ve halen ibadete açık olan Gazi Süleyman Paşa Camii (Küçük Ayasofya Camii)´ni gezi noktalarımıza ekleyiverdik.

Sakin şehir unvanına sahip Vize´yi turladıktan sonra kahvaltı için EtnoKöy restoranına doğru yine yeşillikler içerisinde yol aldık. Sabah 10 civarında kahvaltı servisine başlayan tesis dere kenarında doğa ile içiçe bir yer. Bol oksijeni depoladıktan ve lezzetli boşnak böreklerini götürdükten sonra Lunapark´da hız trenine binmişsiniz hazzı veren yollarda ilerleyerek Kıyıköy´de yer alan, kilise ve keşişlere ait bölümlerin bulunduğu Aya Nikola Manastırı bir sonraki durağımız oldu. Manastırı gezdikten sonra Pabuç deresi kenarında deniz bisikleti kiralayarak manzaranın tadını çıkarabilirsiniz, çocuğunuz ile geziyorsanız onun için de çok büyük bir eğlence 😊

Bir susam tanem slalom yaparcasına dümende, pedala bastığımız, dere üzerindeki keyifli gezimizin ardından orman içi yürüyüşlerimize başlamak üzere aracımıza bindik.

Dünyada toplamda 11 adet longoz ormanı olduğunu ve İğneada Longoz Ormanları´nın bunlardan ülkemizde bulunan sadece biri olduğunu biliyor muydunuz?

İşte bu yüzden doğanın eşsizliği ile büyülenmediğiniz tek bir an olmayacağını garanti edebilirim bu rotada.

İğneada Longoz Ormanları içinde yer alan Mert Gölü´nde Kuş Gözlem Kulesi´ne çıkarak panorama manzaranın tadını çıkarabilir, şansınız yaver giderse akkuyruklu kartal, sessiz kuğu, kara ağaçkakan, boz kuyrukkakan gibi kuş türlerini görebilirsiniz. Eğer yürüyüş patikasını su basmadıysa trekking yapmanız da mümkün. Mert Gölü´nde tesis olmadığını altını çizerek belirtmek istiyorum, özellikle tuvalet ihtiyacınızı buraya gelmeden önce gidermenizi tavsiye ederim 😊

Ardından yine milli park içerisinde yer alan Hamam Gölü´ne, her ne kadar yol çok bozuk olsa da azimle gittik ve iyi ki de gittik. Aracınızı parkettikten sonra ağaçların üzerindeki işaretleri takip ederek göle ulaşabiliyorsunuz. Dilerseniz manzaranın sadece tadını çıkarabilir, dilerseniz üzeri nilüfer çiçekleriyle dolu gölün çevresini tamamlayan 6,5km´lik parkurda yürüyüş yapabilirsiniz.

Bol oksijenli ve bol yürüyüşlü bir günün sonunu İğneada´da meydanda bulunan Dobro Doşli Rumeli Köftecisi´nde getiriyoruz kaldığımız pansiyona gidip yemyeşil rüyalara dalmadan önce.

Gezimizin ikinci gününde günümüze İğneada sahilde iyotlu deniz havasını içimize doyasıya çektikten sonra önce İğneada´da yer alan Ada Unlu Mamülleri´nden kahvaltı için zeytinli poğaça ve elmalı kurabiye aldık. Burayı kesinlikle not edin. Elmalı kurabiyeyi akşam eve vardığımızda yeme fırsatı bulduk, kesinlikle çok lezzetli!

Poğaçalarımızı ve içeceklerimizi yanımıza alıp doğrudan Limanköy´de bulunan Fransız Feneri´ne gittik, manzara eşliğinde sevdiklerinle yaptığın kahvaltının kesinlikle hiçbir eşleniği yok dünyada.

İğneada´ya gelmişken en azından önünden geçelim, görelim dediğimiz yerlerden biri olan Longosphere´in önünden geçtik, belki bir sonraki sefer günübirlik olarak plan yapabiliriz diye notumuzu aldıktan sonra bir diğer ‘hadi en azından görelim, bir türk kahvesi içelim’ dediğimiz Palivor Çiftliği´ne dair yol aldık. Kahvaltı için de gidebilirsiniz buraya, ancak kesinlikle rezervasyon yaptırmayı unutmayın!

Bu iki günlük gezimizin en can alıcı durağına geliyorum şimdi. 

290 civarı basamakla içinde çıkışın olduğu, ardından bir o kadar, belki daha fazla basamakla açık havada inişin olduğu Dupnisa Mağarası gerçekten çok büyüleyici.

Mağara öncesinde veya sonrasında gözleme ve dere kenarı keyfi için de Avcı Şeko´yu mutlaka not edin.

Sırf bu bahsettiğim iki yer için bile İstanbul´dan bu kadar yol gidilir, o derece çok sevdik 😊

Çadır kamp yapma hayalleri ile vedalaştığımız doğal güzelliklere tekrar kavuşmayı ümit ederken umarım sizlere de keyifli bir rota aktarabilmiş ve yeşilliğin içinize kadar işlemesine vesile olabilmişimdir 😊 Bir sonraki yazıma kadar sağlıcakla kalın 😊

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s