Yazılarımı okuyanlar bilir, illa kendimden bir şeyler yazmazsam içim rahat olmuyor, sadece gidilen yer ile ilgili görülecek yerler şunlar, bunlar yapılır diye yazarsam wikipedia´dan ne farkım olur dedirtiyor bana… Ve bu yazıma da acaba ne yazsam diye düşünürken konu bir anda gene buluverdi beni ve geçen gece bir muhabbet sırasında gelişen bir diyalog yol göstericim oldu bu sefer…
İlk gelen soru: Nefes almak iyi bir şey mi?
Yanıtım elbette, çok şükür ki nefes alabiliyorum ki hayattayım.
İkinci soru: Peki her gece çadırda uyur musun?
Soru çok basit aslında ama çok da zor… Yeniden şükretmek için bir sebep daha… Evet belki, başka koşullarda dünyaya gelmiş olabilirdim, ve belki hayat beni çok daha sert koşullarda zorlayabilirdi ve o zaman işte nefes almak benim için iyi bir şey olmayabilirdi… Öyle koşullarda belki nefes aldığım için şükretmek mümkün olmayabilirdi… Gibi gibi yazıp daha fazla karamsarlığa da sizleri çekmek istemiyorum ama sorunun içinde bir şey gizliydi, ve umarım sizde de ‘aslında çok şanslı bir insanım ve içimde bulunduğum oyunun bana sundukları muhteşem’ şeklinde hisler uyandırmıştır…
Neyse gelelim yazımızın asıl konusuna:)
Eğer şengen vizeniz var ise en geç bir gün öncesinden Kaş-Meis seferlerini yapan Kahramanlar turizm firmasına –organizasyonu yapan iki firma var, bizim tercihimiz Kahramanlar´dan yana oldu-pasaportunuzu teslim ederek seyahat işlemlerinizi başlatabilirsiniz, kişi başı ücreti 90TL harç pulu dahil olarak. Sabah saat 10´da hareket eden tekne ile Meis´e varış süreniz yaklaşık 25-30 dakikayı bulabiliyor çapayı boşalt, çapayı topla derken. 10:30 civarlarında da Meis adasına ayak basıp turunuza başlayabiliyorsunuz.
Eğer gece konaklamayacaksanız bizim gibi, akşam dönüşünüz saat 16:00´da. Yaklaşık 6 saatlik bir sürede hem adayı gezmeniz, hem fotoğraf çekmek hobileriniz arasında ise çekim yapmanız, hem yemek keyfi sürmeniz, hem kahve için zaman ayırmanız, hem yüzmeniz, hem de duty-free´den alışveriş yapmanız gerekiyor. İlk başta yapılamaz gibi gelse de dönüş için tekneye bindiğinizde aslında hepsine yetecek kadar zamanınız olduğunu görüyorsunuz:)
Naçizane önerilerim:
* Remezzo cafe´de ada kıyısında dizilmiş rengarenk evler ve evlerin yansımaları manzarası karşısında her ne kadar Beyaz Fırın´ınki kadar leziz olmasa da milföy pastası ve yanında latte içebilirsiniz.
* Arka sokaklara dalıp yaşamları izleyebilirsiniz ki gittiğiniz zamana göre değişebilir ve kimseyle de karşılaşamayabilirsiniz. Kapı önünde oturan yaşlı teyzelerin fotoğrafını çekme hayali kurarken sizleri sadece kapı eşiğinde keyif yapan kediler bekliyor olabilir, şaşırmayın:)
* Kiliseler kapalı olduğu için bunlarla ilgili çok fazla bir paylaşımım olamayacak maalesef, ama gittiğiniz gün açık olurlarsa gitmişken görülebilir. Kiliselerin dışında Osmanlı Camii ve Arkeoloji Müzesi, adanın tepesinde yer alan Aya Yorgi manastırı görülecek yerler arasında.
* Deniz ve Kaş manzarası eşliğinde kalenin çevresini dolaştıran taşlı patikayı adımlayabilir, dilerseniz mola vermek için denize girebilirsiniz.
* To Paragadi restaurant´da Alfa marka birayı yudumlarken kalamar, karides, saganaki – ki Kaş´da yapılan versiyondan çook çoook daha güzel, kesinlikle tavsiye ederim– , tarator ve ahtapotun leziz tadına varabilirsiniz. Ardından siz de bizim gibi ‘helva olsaydı ne iyi giderdi ya da buraya özgü bir tatlı olsaydı da ağzımız tatlansaydı’ derseniz biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz, çünkü bu restoranda tatlı menüsü yok, aklınızda bulunsun:)
* ‘E tatlı çekti canımız artık, yemeden olmaz diyenlerdenseniz’, Stratos cafe´de bizim irmik tatlısına benzeyen tarçınlı tatlı ile mozaik pastayı deneyebilirsiniz…
* Kıyıdan kalkan taksi botlar ile mavi mağaraya ve yakın plajlara da gidebilirsiniz.
* Ve en son hazır gelmişken uygun fiyata içki alalım derseniz, oldukça küçük olan duty free´den de alışveriş yaparak turunuzu tamamlayabilirsiniz.
Bir gün yolunuz Kaş´a düşerse tatil planınıza bir günlük Meis gezisini de umarım eklersiniz… Ama sakın bavulunuza pasaportunuzu koymayı unutmayın:)
Meis gezimizden fotoğrafları aşağıda izleyebilirsiniz…Son yıllarda yaptığım ‘tek tabanca’ seyahatlerimden kareler diye oluşturduğum tüm fotoğraf albümlerimde kendimden eser olmazken ya da maksimum bir ayak fotoğrafı veya aynaya yansımam olurken sevgilimle yaptığımız bu geziden artık benim bile çekilmiş fotoğraflarım var, ne kadar keyifliymiş diyerek bir sonraki yazıma kadar hoşçakalın diyorum 🙂