Eskiden sadece mahalleliydik, esnafı anlamazdık bu denli sanırım… Şimdi ise hem kendi mahallemizin vatandaşı hem de yeni mahallemizin esnafı sıfatı ile yazınca yazdıklarıma da yansıyor bu iki hallilik… Ama bugün mahalleli olmanın ne güzel bir his olduğuna değinmek istedim her ne kadar son zamanlarda site yaşamları daha revaçta olsa da… Mahalleli oldun mu, bir kere bakkalından alırsın gazozu, kuruyemişçisinden alırsın tuzsuz kabak çekirdeğini, manavından alırsın meyveni sebzeni, uzunca bir süre uğrayamadığın zaman gördüklerinde ‘ne zamandır bizden alışveriş yapmıyorsunuz’ gözüyle bakmazlar da gerçekten merak ettiklerinden ‘nerelerdeydin’ derler ya da o akşam canın leblebi mi çekti, ‘bu sefer herzamankinden değil mi?’ diye sorarlar… Bir de mahallende hala eski gelenekleri devam ettiren sokak esnafları varsa ne mutlu size, o mahallenin tadından geçilmez… Siz de
benim gibi
bozaseverseniz, mahallenizde bir de ‘bozaaaaaa’ diye bağıran bir bozacınız var ise, bence şanslısınız demektir, kaç mahallede bu değer hala yaşatılıyordur ki… Ekmek parası uğruna gecenin o serinliğinde sırtındaki güğümüyle gezerek boza satanların varlığını devam ettirmek de bizlere düşüyor mahalleli olarak. Hadi bu akşam ‘o sesi’ duyarsanız, hemen balkona çıkın, ve bozacıya bir şans verin, biz kendi mahallemizinkini çok sevdik, belki siz de sizinkini seversiniz, denemeye değer 🙂
Eveett, şimdi de gelelim haftanın tarifine… Son zamanlarda baya sıkça yaptığımız yulaflı kurabiyenin tarifini aşağıda paylaşıyorum, kahvenizin yanına çok güzel eşlik eden kurabiyeniz ile bol keyifler diliyorum 🙂
Gerekli malzemeler:
200gr. tereyağ
1 su bardağı şeker
2 yumurta
50gr. fındık
150gr. kuru kayısı
1 adet vanilin
1 adet kabartma tozu
300gr. un
200gr. yulaf ezmesi
1 çimdik tuz
Yapılışı:
Kurabiye yapımına başlamadan önce oda sıcaklığına gelmesi için tereyağını buzdolabından çıkarıyorum, yumuşaması sonradan işimizi kolaylaştırıyor. Kabın içine tereyağını koyduktan sonra üzerine şekeri ekliyorum, hemen çırpmaya başlarsanız etrafa fışkırma riski oluyor. Bu nedenle genelde öncesinde kaşık yardımıyla şekeri yağa yediriyorum, sonrasında mikser yardımıyla çırpma işlemini başlatıyorum.
Ardından 2 yumurtayı da şeker-yağ karışımının içine ekleyip çırpmaya devam ediyorum. Rondo yardımıyla hazırladığım ince dövülmüş fındık ve ince dilimlenmiş kuru kayısıyı karışıma ekliyorum. Kuru kayısı yerine yaban mersini ya da kuru üzüm de kullanabilirsiniz tabi zevkinize göre… Vanilin, kabartma tozu ve tuzu da ekledikten sonra kurabiyenin son oyuncuları olan un ve yulaf da devreye giriyor. Tüm bu karışımı silikon spatula yardımıyla malzemelerin hepsini birbirine yedirerek güzelce karıştırıyorum. Bu arada ‘ey silikon spatula, sen nasıl güzel bir icatmışsın’, mutfağımızın en önemli üyesi resmen 🙂 Spatulaya övgülerden sonra konumuza geri dönecek olursak, hamurdan parçalar alıp ya düzgün küçük toplar ya da küçük kaya parçaları yaparak üzerini yağladığım tepsinin üzerine diziyorum, tepsiyi yağlamak yerine yağlı kağıt da kullanabilirsiniz bu arada elbette… Önc
eden ısıtmış olduğum fırına yerleştirip, 200 derece fırında 15-20 dakika pişiriyorum. Isı derecesi ve süre maalesef fırından fırına değiştiği için size tavsiyem, ilk yapışınızda yakın takip işinizi kolaylaştıracaktır. Kendi açımdan Luxell usta börekçi fırın ile en son anlaştığımız yöntem şöyle oldu, 15 dakika 200 derecede hem üstten hem alttan ısı vererek pişiriyorum, ardından da bir 5 dakika daha yine 200 derecede sadece üstten ısı vererek pişirip fırından alıyorum. İşte mutlu son, kurabiyeler yenmeye hazır ve kurabiye canavarlarını bekliyor 🙂 Afiyet olsun…